Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Zor Olana İnat Ruhi Kılıçkıran

Aşağa gitmek

Zor Olana İnat Ruhi Kılıçkıran Empty Zor Olana İnat Ruhi Kılıçkıran

Mesaj  yolların sonu Çarş. Nis. 28, 2010 11:02 pm

Zor olana göğüs germek bir yana, zor’u görünce yüreği yerinden oynayan, diz bağları çözülen,

omuzu takatsiz kalan; beyni sermaye ağalarına ve emek istismarcılarına yalakalıkla ünlenmiş kukla kılıklı kişilerin egemen olduğu bir dönemde ihanetin ve başeğmenin her türlüsüne karşı bir duruş sergilenir. Bu duruşun adıdır Ruhi KILIÇKIRAN.

Yokluğa hamd, varlığı Türk milletine armağan etme makamında, Yaradan ile yurdu arasında kurduğu köprü haricinde, kendisine hiçbir yol, hiçbir amaç, hiçbir felsefe, hiçbir dayanak, hiçbir sığınak ve hiçbir barınak tanımayan ülkü erleri; ihanetin şeklinin, isminin, yöntem ve güzergahının,yalakalarının, şakşakçılarının, destekçilerinin, kandırılmışlarının değiştiği, ancak amacının değişmediği gerçeğini, ve bu gerçeğin milleti ve devleti ile TÜRK SOYUNU yeryüzünden silmek, olduğunu bilip, her türlü şartlar altında dahi zor olana göğüs germeye, ihanet oyunu bozmaya beşbin yıllık tarih sürecini, kıyamete kadar olacak zamanla nikahlayıp, dünya durdukça milletim var olacaktır arzusuna yemin etmişlerdi, Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ onun vatansever ülküdaşları ve Ruhi KILIÇKIRAN

At sırtında Asyanın kutlu bozkırından Viyana kapılarına adalet, barış, huzur, sevgi taşıyan, medeniyeti insanlık ile bütünleştiren, isminin hiçbir hecesinde leke bulundurmayan, bu güzel milleti dünya yüzeyinden sökülüp atma plan, hile ve desiselerine karşı; Dedem Oğuz Kağan’ı Alparslan Gazi’yi Yavuz Selim’i Mustafa Kemal Atatürk’ü kendisine örnek şahsyet kabul eden, sayısı az yüreği kabarık, Anadolunu gerçek evlatları ihanet’e ve ihanet sahiplerine karşı, Başbuğlarının etrafında omuzlarını kenetlemişler, yumruklarını sıkmışlar; karınları aç, cepleri meteliksiz, anadan sıladan ayrı gurbet ellerinde, uğrunda can vermeye hazır oldukları vatanarı için, söz birliği etmişlerdi. İşte sözün ilk sahibi, söz meclisinin ilk yokluğu idi Ruhi KILIÇKIRAN.

Toros dağının dik yamaçlı eteklerinde, Ceyhan ırmağının gelincik kokan tarlalarında, yetim kalan çocuklarını helal bir lokma ile beslemek, kötülere ve kötülüklerine karşı korumak, onları Allah sevgisi, vatan sevgisi ve kardeş sevgisi ile bütünleştirme gayretiyle, gecesi ile gündüzünü barıştırıp Rabbinden gelene, sabır ve şükür makamında boyun eğen Münire Ananın, memleketine ve ailesine hizmet etmesi amacıyla, Ankara’ya Üniversiteye gönderdiği ilk evladı idi Ruhi KILIÇKIRAN.

Çukurovanın bereket kokan topraklarından varıp gitmişti, Ankaranın çamurlu yollarına.

Bütün gayesi eğitim hayatını başarılarla süsleyip, sonrada bu süsleri ülkenin dörtbir yanına bezemekti. Biliyordu ki bu asil millet, içinde bulunduğu fukaralıktan, sadece dürüst gönüllerin çalışkan ellere hükmettiği, zaman kurtulabilecekti. Anası ona bir lokma haram yedirtmemiş, mert olmanın tadını hücrelerine nakış-nakış işlemiş, kardeşlik bağını çözülmez düğümlerle kenetlemiş, ve “git oku temiz yüreğini bilim ve teknikle birleştirerek devlete hizmet et” demişti. Anasına söz vermişti emdiği süte layık olacaktı. Bu inançla varmıştı Ankara’ya Ruhi KILIÇKIRAN.

Ankara başkentti, nice devranlara ev sahipliği yapmış, nice yiğitler uğrunda can vermiş nicelerinin umudu olmuştu. Ankara önemli idi. Hacı Bayram-ı Veli dergahını bos yere kurmamıştı buraya, Atatürk İstiklal Harbine merkez yaparken, vardı bir bildiği elbette diyordu kendi kendine. Burada ülkenin gerçek evlatları yetişip, Hacı Bayramın nefesini Ahmet Yeseviye taşıyacak, Mustafa Kemal’in meclisini Kürşad ve kırk yiğidine hediye edeceklerdi. Sakarya’da içtikleri suyun buharını, Hazar’da soluyacaklar, Ötükenden çıkıp Çin seddinde toy yapacaklardı. O toy’da halaya baş olacaktı Ruhi KILIÇKIRAN.


Ruhi’nin hedefleri vardı, birbirinden güzel-birbirinden asildi, kararı kesin; okuyacak yurdunu geliştirecekti ve yemini vardı; ihanet yol vermeyecekdi. İşte bu haller rahatsızlandırıyordu başkalarının hallerini. Yemini başkalarına engel teşkil ediyor, duruşu ihanet oyununu bozuyordu. İhanet uşakları, bu milli çenberi kırmak adına, Ruhi’nin katline ferman yazdılar Ruhi’yi yok edip sermaye ağalarına ve emek istismarcılarına şaklabanlık yaparak, kukla beyinlerinde hainliğin hazzını besleyeceklerdi. İşte katline ferman yazılan ilk milli yemindi. Ruhi KILIÇKIRAN.

Bu necip millet İslam dini ile müşerref olmuştu, bin yıl evvel, kağanları Saltuk Bağra Han önderliğinde. Bin yıldır İslamın muhafızlığı, hizmetkarlığı ve müdavimi olmuşlardı. Kalbinde yalnız Allah rızasından başka bir heves taşımayan Ruhi, o ramazan günü iftar saatinde gönlünü Yaradan’a açmanın, heyecanı ve tadı ile başka dünyalarda başka mukadesatla buluşmanın hayalinde, Bilge Kağan’dan Sançar Onbaşı’ya, Yunus Emre’den Atsız Ata’ya, Orhun Abidelerinden Hacı Bektaş’ın dergahına varacağı anda, satılmış parmakların taşıdığı tabancadan çıkan kurşunlar ile hayal aleminden sıyrılıp gerçek aleme doğru uçmağa varır. Onu gerçek alemde zaten beklemekteydi, hayal aleminde düşlediği ataları. Düşediği hayale ulaşan ilk şehitti Ruhi KILIÇKIRAN.

Ankara sokaklarına kar, Münire Ananın yüreğini ateş düştü. Bir figan koptu Site öğrenci yurdunda, yankısı Zorkun eteklerinde sedalandı. Esselatü vesselamü aleyke ya Rasulallah selasına karıştı ülküdaşlarının göz yaşları. Fırtınalı karların kapattığı yollardan uçarak, yıllar sonraki Başbuğ’u gibi ulaştı sonsuzluktaki dergahına. Başbuğ’una kar tanecikleri gönderiyordu Ruhi KILIÇKIRAN.

Şehidim sen “Allah yolunda öldürülenlere “ölü” demeyiniz, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz” ayet-i kerimesine mazhar olmuş, Rabbimizin huzuruna ak alınla ulaşırken,biz seni unutmamaya,unutturmamaya yemin ettik. Dün senin katline ferman yazan kızıl gömlekliler bugün yeşil bir cübbe giymiş aynı ihaneti tezgahlama gayretindeler. Dün senin davana kurşun atan kızıl eller bugün vatanı pazarlayan yeşil baş oldular. Sen gittinde burada her şey değişmedi ihanet uşaklarının ismi ve rengi değişti amaçları aynı kaldı. Dün kızılları uşak eden emperyalistler bugün yeşil çocukarla gayelerini zorlamaktalar.

Şehidim değişmeyen bir şey daha var dün seninle omuzlarını kenetleyen ülküdaşların bugün yine senin gibi düşünüp senin davanla şereflendiler.Ggereğinde senin gibi can vermeye hazırlar.Çünkü senin gibi Allah’ın huzurunda içtikleri yeminlerine hala sadıklar.

RUHUN ŞAD MEKANIN CENNET OLSUN


Ertuğrul CEVAHİR
yolların sonu
yolların sonu
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 403
Teşekkür Sayısı : 3
Kayıt tarihi : 26/08/09

https://milgenc.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz