TÜRK SORUNU..!

[gizligörev39]

Sevgili Ülküdaşlarım.

1’inci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı İmparatorluğunun fiilen tasfiyesi anlamına gelen itilaf devletlerinin işgalini ve daha sonrasında resmen tasfiyesi anlamı taşıyan Sevr dayatmasını kabul etmeyen Anadolu Türklüğünün, ulu önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde verdiği destansı İstiklal mücadelesi sonucu kurmuş bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti, bugün yeniden şekillendirilerek “İKİNCİ CUMHURİYET” yahut “YENİ OSMANLI” anlayışı ile yeniden kurulmak üzere YIKILMANIN eşiğine getirilmiştir..

Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve bütünlüğünü temsil etmeğe yemin etmiş olarak en tepesinde oturma şerefi kendisine bahşedilmiş olan bir GAYRİTÜRK’ün ilk açıklaması ile başlatılan sözde “Kürt Açılımı” ihanetinin perde arkası ve net özeti budur...

Türk’ün yüce önderi Gazi Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Ya istiklâl, ya ölüm!” parolası ile çıktığı mücadelenin büyük bir başarı ile neticelendirilmesinin akabinde, Türk’ün Beş bin yıllık tarihine yaraşır bir şuur ile GÖKTÜRK Devletinden sonra ikinci defa TÜRKİYE (TÜRK ÜLKESİ) CUMHURİYETİ adı ile tarih sahnesine çıkan bir devlet, içine mülteci olarak kabul etmiş olduğu İmparatorluk artığı GAYRİTÜRK unsurların aralarında oluşturdukları koalisyon (A-KAH-PE) sonucu 86’ncı yaşını göremeden parçalanmanın ve yok olmanın eşiğine getirilmiştir..

Türk’ün en yüce hasletlerinden birisi olan “yaşa ve yaşat” ilkesinin bir sonucu olarak; dağılan imparatorluğunun ardından milyonlarca kilometrekarelik bir alandan “Osmanlı’nın dostu olmak” suçlamasına maruz kalarak sürülmüş olan Müslüman ve fakat GAYRİTÜRK olan muhacir misafirlerimiz, sığındıkları bu aziz milletin vatan toprakları üzerindeki TAPU’sunu artık kabul etmiyorlar..! Türk’ün asırlardır oluk oluk kan akıtarak bedelini ödediği ve vatan yaptığı bu topraklardan HİSSE istiyorlar...

A-BD ve AB’nin aktif desteği ile zavallı milletimize son çeyrek asrı aşkın süredir yaşatılan önce AŞIRI SOL ve ASALA, sonra PKK terörü ile ardından servis edilen genelde sözde “Türkiye’deki Müslüman azınlıklar (!) sorunu” özelde ise KOÇ BAŞI OLARAK KULLANILAN sözde “Kürt sorunu” bu isteklerin hayatımıza acı ve kanlı yansımalarıdır...

Dün “Halklara özgürlük!”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği!!!” gibi sloganlarla Türk milletini birbirine bağlayan bağları baltalamaya başlayanların ardından, yeni model işbirlikçi uşaklar daha açık ve cüretkar sözler ile karşımızda arz-ı endam etmeğe başladılar...

“Artık bu ülkede yaşayanların hepsini “TÜRK” olarak isimlendiremezsiniz” diyorlar...

“Bu ülkede “TÜRK” olmayanların da hakkı var!!! Onun için bu ülkedeki milleti, “TÜRK MİLLETİ” olarak tanımlamayın” diyorlar...

“Bu ülkenin tapusunda ‘SAHİBİ TÜRK MİLLETİDİR’ diye yazmasın!!! Tapu, yeniden müşterek tapu olarak tescillensin” istiyorlar...

“Bu ülkede yaşayan ve kendisini bu yüce millete ait olarak tanımlayan herkese “TÜRK” denmesin!!! Sadece bunlar “TÜRKİYELİ” olarak isimlendirilsin istiyorlar...

“Bu ülkede ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’, ‘Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan” diyemezsiniz!!! Bizler bu sözlerinizi kabul etmiyoruz!” diyorlar...

“Devletin kuruluş senedi olan ANAYASA değişsin!!! Biz GAYRİTÜRK’lerin de isimleri o kuruluş senedinde yer alsın” diye haykırıyorlar...

“Osmanlı’nın Mirasını siz Türklere bırakmayız!!! Bizler de payımızı isteriz!!!” diyorlar...

“Mustafa Kemal, bu devletin çatısını yanlış kurdu!!! Bu binayı yıkıp, yerine bütün duvarlarının farklı renklerden oluştuğu ABD benzeri bir “YENİ OSMANLI” kuralım” diyorlar...

“Bizlere hiçbir kısıtlama olmaksızın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Milletvekili, Belediye Başkanı, Bürokrat, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanı, İş adamı, milyoner, trilyoner olma fırsatı vermeniz yetmez!!! Bizler ismimizi ve Bayrağımızı da bulunduğumuz yerlerde dalgalandırmak istiyoruz..!” diyorlar...

“Ermeni kökenli Cumhurbaşkanı; Gürcü Başbakan, Kürt Başbakan Yardımcısı ve içişleri yahut sanayi bakanı, Laz Devlet Bakanı, Çerkez Hükümet sözcüsü v.s. olarak TÜRK DEVLETİNİ TEMSİL ETMEK İSTEMİYORUZ!!! Kendi kimlik ve sıfatımızı istiyoruz” diyorlar...

“Mustafa Kemal de, Onun ‘KEMALİZM’i de öldü!!! Artık devir bizim devrimiz..!” diyorlar...

“Türk Milleti yok, 36 etnik grup ve cemaatler var!!! Bu etnik grup ve cemaatleri görmezden gelemezsiniz!!! Bırakın her cemaat kendi hukukunu kendi oluştursun ve ona göre yaşasın..!” diyor ve bunu gerçekleştirmek istiyorlar...

“Dediklerimizi kabul edin de ARTIK ANALAR AĞLAMASIN (!)” diyorlar....

“Dediklerimizi kabul etmezseniz 25-30 senedir olduğu gibi DAHA ÇOK ANALARINIZI AĞLATACAĞIZ!!!” diye tehdit ediyorlar...

“Keşke zamanında Çanakkale’de direnmeseydiniz, İstiklâl Savaşı da vermemiş olsaydınız!!! O ZAMAN AYLAYAN ANALARINIZ DA AĞLAMAZDI!..” diyorlar...

“Ben Humeyni’yi Atatürk’ten daha çok seviyorum” veya “Keşke bu ülke İngiliz yahut Fransız Mandası olsaydı!!! Kurtuluş Savaşı yapılmasaydı!!!” türünden hezeyanları TV’lere çıkarttıkları kızların ağzından söyletiyorlar...

“Artık kimseler ölmesin de ne olacaksa olsun...” türünden istismarlarına aziz şehitlerimizin bağrı yanık anne, baba ve kardeşlerini de alet ediyorlar...

1919’lu yıllardaki İNGİLİZ ve AMERİKAN MUHİPLERİ’nin ihanetlerine taş çıkartacak kadar akla hayale gelmeyecek ihanet odaklı eylem ve söylemlerde bulunuyorlar...

KENDİLERİNE KARŞI ÇIKMA CÜRETİNİ GÖSTERENLERİ DE TEHDİT EDİYORLAR; İÇTEN YIKMAK İSTİYORLAR; KARIŞTIRMAK İSTİYORLAR...

R.T.ERFIRLAYAN’ın son dönemdeki azgınlığı ve kızgınlığı, Tehcir artıklığından Türk Devletinin zirvesine yol bulmuş İSA’nın yahut MUSA’nın GÜL’ünün açılımları, Kubilay’ın Katili Derviş Mehmet’in Torunu Bitlislizadelerden ARINÇ efendinin müthiş gayretleri, 1937 Dersim İsyanı sürgünü Tuncelili BEŞİR Beyin kapı kapı dolanmaları, Hain Şeyh SaİT’in torunu Dengir ağa ile Doğu ve Güneydoğu’nun A-KAH-PE’li, DTP’li yahut PE-KAH-KAHPE’li bilumum hain tayfasının yoğun bir koro halindeki çabaları, yukarıdaki sözlerin fiiliyata dökülme çabalarının sonucudur...

Gazi Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu ve emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma ve kollama sorumluluğu verilmiş olanlar ise başlarındaki A-BD’DEN ONUR MADALYALI KUMANDANLARININ emir ve komutası altında olan biteni büyük bir sükunet ve aymazlık içerisinde, 1919’da İstanbul Boğazına giren İtilaf donanmasını çaresizce seyreden Osmanlı zabitleri gibi boş boş bakarak seyretmekle meşguller...

Zavallı saf ERGENEKON’cuların ‘acaba bunlar bizim yanımızda mı?’ diye merak ettikleri DOĞAN Grubu başta olmak üzere, A-BD ve AB’nin aktif güdümündeki İŞBİRLİKÇİ TÜRKİYELİ (!) MEDYAMIZ ise TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BÖLÜNÜP YENİDEN YAPILANDIRILARAK BİR GEVŞEK YENİ OSMANLI FEDERASYONUNUN KURULMASI HALİNDE NASIL TUTULAMAZ BİR ÜLKE OLACAĞI’ masalları ile açlık içinde perim perişan vaziyetteki milletimizi itirazsız şekilde kasaplara teslim etmek üzere mezbahaneye doğru götürüyorlar...

Zavallı Türk milleti kendi kendine “yahu bu ‘Kürt sorunu’ da neyin nesi? nerden çıktı? Acaba dedikleri gibi Demokrasi sorunu mu? Yoksa başka bir şey mi?” diye düşünedursun; bu sözde sorunu KOÇBAŞI OLARAK KULLANANLAR, Türkiye Cumhuriyeti kalesini düşürmek üzereler...

SONUÇ:

Türkiye’de bir sözde “Kürt Sorunu” yoktur..

Ama Türkiye’de çok ciddi bir “TÜRK SORUNU” vardır...

Hani şu rahmetli şairin “ÖZ YURDUNDA GARİPSİN, ÖZ VATANINDA PARYA!..” dediği cinsten bir sorun...

ÇÖZÜM:

“Ben bir Türk’üm dinim, cinsim uludur” ve “Vatanın bağrına Düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” diyebilen Türk çocukları için yapılacak iş çok açık ve nettir..

ATATÜRK’ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE NUTKU’NU BİR KEZ DAHA ANLAYARAK OKUMAK VE GEREĞİNİ YAPMAK...

GÜN ARTIK O GÜNDÜR..