Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Millî Mücadele’de Türk Kadını

Aşağa gitmek

Millî Mücadele’de Türk Kadını Empty Millî Mücadele’de Türk Kadını

Mesaj  Dava_Gülü Perş. Eyl. 03, 2009 12:28 am

Balkan ve I.Dünya Savaşı yıllarında Türk kadınlarının düşmanla mücadele arzusu artarken “Türk İstiklal Savaşı” bu arzuyu aktif bir hale dönüştürmüştür. Ülkenin İtilaf Devletleri ve onların desteklediği Yunanlılarla Ermeniler tarafından işgali, işgal atındaki yerlerde halka karşı yapılan soykırım ve zulüm Türk halkını galeyana getirmiş, başlatılan Millî Mücadele’de yer alan kadınlar çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu faaliyetler daha çok “mitingler düzenlemek, toplantılar yapmak, yardım toplamak, silahlı birlikler oluşturmak, cephane imalathanelerinde çalışmak, kağnı kollarında görev yapmak” şeklinde görülmüştür.
Kadınların kalabalık gruplar halinde katıldığı bu mitinglerde; işgalciler ve vatanın parçalanması protesto edilmiştir. Bu mitinglerde millî şuuru uyandıran, halka cesaret ve heyecan aşılayan konuşmalar yapılarak halka birlik ve beraberlik çağrısında bulunulmuştur. Ülkenin kötü kaderine boyun eğmeyip işgallere ve işgalcilere karşı mücadele etme kararının alındığı bu mitinglerde, Padişah’a, Sadrazam’a, Hükümet’e, Meclis’e, Osmanlı basınına protesto telgrafları çekilmiştir. Mezalimin kınandığı bu telgraflarda Padişah ve Hükümet göreve davet edilmiş ve mücadeleye destek olmaya çağrılmıştır. İtilaf Devletleri temsilcileriyle, Avrupa ve Amerika devlet adamlarına, onların eşlerine ve Müslüman ülke kadınlarına telgraflar gönderilerek işgaller protesto edilmiş, mücadeleye yardım etmeleri istenmiştir.
Milli Mücadele döneminin kadın hareketlerinin ortak amacı; vatanın işgalden kurtarılmasına hizmet etmektir. Bu sebeple cepheye katılan, cephane imalathanelerinde çalışan, cephane taşıyan kadınlarımız mücadelenin en önemli kadın cemiyetini de kurmuşlardır. 5 Kasım 1919 tarihinde Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti adıyla Sivas’ta kurulan bu cemiyet başlıca şu faaliyetlerde bulunmuştur: “Yardım kampanyaları düzenlemek, dikimhaneler ve cephane imalathaneleri açmak, protesto toplantıları düzenlemek, mektup ve telgraflar göndermek, ordunun ve göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamak, kadınları silahlı mücadeleye davet etmek”. Bu cemiyet ve şubeler, Anadolu’da görev yapan Milli Mücadele taraftarı memur aileleri ve yörenin ileri gelen aileleri tarafından kurulmuştur. Cemiyetlerin yönetim kurullarında görev alan bu kadınlar çalışmalarıyla diğer kadınları etkilemiş, onları Milli Mücadele yararına çalışmaya ikna etmişlerdir. Kadınları kitleler halinde mücadeleye ve siyasî ortama çeken cemiyet olma özelliğine sahip olan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti millî amaçlar için çalışmakla beraber dönemin siyasî görüşlerini de temsil etmiştir.
Bu dönemde cemiyet faaliyetlerinin haricinde savaşa tüm benlikleriyle katılan kadınlar, ordunun geri hizmetlerinde yardımcı faaliyetlerde çalışmışlardır. Bazı kadınlar kurdukları çetelerle veya tek başlarına düşmana karşı savaşmışlardır. “Kara Fatma, Tayyar Rahime, Ayşe Çavuş, Kılavuz Hatice, Makbule vb.” vatan uğrunda canlarını vermekten çekinmeyen Türk kadınlarının Milli Mücadele’ye gösterdikleri ilgi, sağladıkları destek millî birlik ve beraberliğin sağlanmasında, kamuoyu oluşturulmasında etkili olmuştur. Türk İstiklal Savaşı’na katılan kadınlar için Atatürk; “Onlar kendi fedakârlıkları ile ilahileşmiş Anadolu kadınları, ellerinde süt çocuklarıyla bu büyük mücadelede bize yardım etmişlerdir” diyerek cesaretlerini ve hizmetlerini takdir etmektedir.
Türk İstiklâl Savaşı’nda siyasî bilinçlenme dönemine giren birçok kadın, işgallere karşı tepkilerini direniş ve savunma olarak belirlemiştir. Bu kararlarıyla Osmanlı Hükümeti’ne ve İtilaf Devletleri’ne ters düşen kadınlar, bu dönemde Batı taklidinden uzaklaşmışlar, milliyetçi, vatansever, mücadeleci kadın tipini ideal olarak benimsemişlerdir. Seçkin aile kadınları ile aydınların öncülüğüyle yaygınlaştırılan bu kadın tipi Milli Mücadele’nin simgesi olmuş, bu kadın simgesi daha sonra da devam etmiştir.
Halide Edip Adıvar anılarında, Milli Mücadele yıllarında halkı bilinçlendirmek, vatan meselelerini anlatmak için yaptığı toplantılardan birinde karşılaştığı bir olayı şöyle aktarır: “Salonda İstanbul ve Ankara kadınları ile birlikte köylü kadınlar da vardı. Onlara Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu açıkça anlattım. Konuşma bitince yanıma yaklaşan bir köylü kadını: “Senin ne dediğini anladığımı söylemek istiyorum. Benim Darülmalumat’ta bir kızım var. O da hizmet edecek. Ben fukara bir çamaşırcı kadınım. Ona tahsil verebilmek için her gün çalışıyorum. O da birgün öğretmen olacak, senin konuştuğun gibi konuşacak. Benim oğlum Çanakkale’de öldü. Ağlamıyorum, işimi bırakmıyorum, çünkü kızıma tahsil veremem.” Sonra koynundan çıkardığı parayı “Hilâl-i Ahmer’in yaralılarına” diye uzattı. Birbirimizin gözünün içine bakıyorduk. O ana kadar Türkiye’nin geleceğine bu kadar kuvvetle iman ettiğimi hatırlamıyorum. Böyle bir unsur mevcut oldukça memleketimiz için her türlü cefa ve fedakârlık azdır bile”.
Dava_Gülü
Dava_Gülü
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 67
Teşekkür Sayısı : 0
Kayıt tarihi : 02/09/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz