MİLLİ GÖRÜŞ'TE NELER OLUYOR? ANALİZ

[gizligörev39]

Saadet Partisi'nde kongre sonrası sular durulmuyor. Bugüne kadar bir çok badire atlatmış Milli Görüş, Saadet Partisi’nin büyük kongresi ile bir anafora sürükleniyor. İşte son gelişmelerle Halis Mutlu'nun SP analizi: Halis Mutlu'nun analizi:

Siyonistlerin korktuğu ve son yaşananlar

Türkiye’nin sosyolojik bir tabana oturan en büyük siyasi hareketi Milli Görüş’te sular durulmuyor… Bugüne kadar bir çok badire atlatmış Milli Görüş, Saadet Partisi’nin büyük kongresi ile bir anafora sürükleniyor…

Ve görüntüye göre bu anafora Milli Görüş’ün duayen isimleri bizzat sebep oluyor…

Milli Görüş’ün kurucusu Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın en yakınında olan isimlerin kongre sonrası sergiledikleri tavır akla ziyan…

Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan, Mehmet Karaman, İlyas Tongüç…

“Ben varsam Milli Görüş var, ben yoksam Milli Görüş yok” vulgarlığının en koyu demini tattırdılar Milli Görüş camiasına bu isimler…

İsimler üzerine tek tek analizler yeri geldiğinde elbet yapılır; ancak Şevket Kazan’a burada kısa bir parantez açmak lazım…

Kongre sonrasında kanal kanal dolaşarak; ahlakıyla, üslubuyla ve siyaset yapma tarzıyla farklı olduğunu taraflı tarafsız herkese gösteren Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’u “tecrübesizlik”le suçlayan Sayın Kazan’a sormadan edemeyeceğim sorular var! Zira ondan başkasının soracağım soruları cevaplaması imkansız…

*Sayın Kurtulmuş, GİK listesine sizin istediğiniz 6-7 ismi yazmış olsaydı, o zaman tecrübeli mi olacaktı?

*Sizin tecrübe dediğiniz şey, parti içi bir meseleyi kanal kanal dolaşıp faş etmek midir?

*Siz çok tecrübeli olduğunuz için mi, Adalet Bakanlığı yaptığınız dönemde size destek için makamınızda sizi ziyaret eden hukukçuları kovdunuz?

*”Sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık” eylemcilerine “bunlar mum söndü oynuyorlar” demeniz de ayrı bir tecrübe örneğiydi galiba!

Dedim ya, isimler üzerine ayrı ayrı analizler yapmak ve teşkilatların bu isimlerin yaptıklarına bugüne kadar nasıl katlandıklarını sıralamak yeri geldiğinde elbet yapılır… Başka isimler de pek tabi eklenecektir söz konusu analize…

Ancak yine Sayın Şevket Kazan için bir not daha düşmeden asıl konuya geçmeyelim… Sayın Kazan‘ın ilk milletvekili seçilmesi nasıl olmuştur? Milli Görüş için onur nişanesi olan o tabloyu bugün yine bizzat sayın Kazan ayaklar altına almıştır…

Sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok…

Yaşananları anlatmak çok zor!

Haziran ayı sonunda yayınlanan bir raporu hatırlatmak istiyorum…

Intelligence and Terrorism Information Center” (İstihbarat ve Terörizm Üzerine Enformasyon Merkezi”

Bu kuruluş İsrail merkezli …

Raporda, Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ve Saadet Partisi var…

Raporun özet cümlesi 9’uncu maddede gizli:

“Parti’nin ideolojisi: Saadet Partisi Necmeddin Erbakan’ın, "Müslümanlar arasında birlik ve dayanışma ve siyonizme karşı mücadele" şeklindeki görüşleri temelinde şekillenmiştir.”

Sayın Kurtulmuş için ise şu ifadeler yer alıyor raporda: “Prestijli İstanbul Üniversitesi’nde ekonomi alanında doktora yapmış olan Kurtulmuş, yaptığı konuşmalarında sürekli olarak manevi değerlerin toplumdaki önemine vurgu yapmaktadır.”

Milli Görüş lideri sayın Erbakan’ın sevmeyeni çok da, en çok sevmeyenlerinin Siyonistler olduğundan da kimsenin şüphesi yok…

Peki, bu raporla, Saadet kongresi sonrası yaşanan karmaşanın alakası ne?

Kurtulmuş elbette Erbakan değildir ve olmasını da kimse beklememeli…

Ancak,Kurtulmuş, Erbakan’ın misyonu yüklenmiştir…

Tıpkı Yavuz Sultan Selim’in, Sultan Bayezıt olmaması, ama Sultan Bayezıt’ın misyonunu yüklenmesi gibi…

Sayın Kurtulmuş, Erbakan’ın misyon ve vizyonunu bir adım daha öteye taşıyabilecek umdeleri şahsında toplamış bir isim…

Siyonistler bunun farkına varmış ki, rapor hazırlayarak ilan etme durumunda kalmışlar…

Siyonistler için korku kaynağı olan Erbakan’ın misyonunu yüklenen bir lider, yine Siyonistler için şüphesiz ki korku kaynağı olacaktır…

Erbakan hoca derhal konuttan çıkarılmalı, ya da konuttakiler Erbakan hocanın etrafından uzaklaştırılmalı!

Merhum Bülent Ecevit’in ahir ömründe başına gelenleri anımsayın…

Ve bir isim daha;

Bu Birol Aydın kim?

Bir mesel:

Edirne’de bir çiftliği fareler basmış… Çiftlik sahibi çok sayıda kedi bulmuş fareleri yesin diye, ama kâr etmemiş… Sonra çiftlik sahibinin bir arkadaşı şöyle bir akıl vermiş; “Bir fare yakala ve onu hapset, sonra onu aç bırak… Fare iyice takatten düşsün, artık ölmek üzereyken başka bir fare yakala ve onu öldür… O ölü fareyi ölmek üzere olan farenin önüne koy…”
Çiftlik sahibi bu öneriyi aynen uygular… Açlıktan ölmek üzere olan farenin ölü fareyi yediğini görür, sonra o fare iyice semirilinceye kadar bu işe devam eder çiftlik sahibi, yani sadece fare yedirir o
fareye… Bir süre sonra fareyi serbest bırakır… Çiftliği basan fareler, bu fareden kaçmazlar, çünkü onu kendilerinden sanırlar… Ama o fare yanına gelen her fareyi yer… Kendilerinden olan farenin akrabalarını afiyetle yediğini gören fareler de “n’oluyuz ya” diyerek çiftliği terk ederler…