Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mübarek Hanımlar

Aşağa gitmek

Mübarek Hanımlar Empty Mübarek Hanımlar

Mesaj  Dava_Gülü Perş. Eyl. 03, 2009 12:25 am

HZ. ÂMİNE

Yaratılmışların en yücesi, Son Peygamber Hz. Muhammed’in annesidir. Kureyş Kabilesi’ne bağlı, Zühre Oğulları’nın Reisi Vehb’in kızıdır. Annesi Berra kızı Abduluzza’dır. Ailesinden iyi bir terbiye aldığını, asil bir aileden geldiğini hayatı boyunca her davranışıyla göstermiştir. Hz. Âmine gelinlik çağına geldiğinde Mekke’nin Reisi Abdulmuttalip onu, oğlu Abdullah’a istedi. Hz. Âmine hamileyken Hz. Abdullah ticarî bir iş için Şam’a gitti. Dönüşte Medine’de çok genç yaşta vefat etti. Hz. Âmine aylarca gözyaşı dökmüş, tek teselli karnındaki yetim olmuştu. Âlemlere rahmet olarak gönderilen son Peygamber’i 571 yılında Rebiülevvel ayının bir pazartesi günü dünyaya getirdi.
Peygamberimiz altı yaşına geldiğinde, O’nu yanına alarak hem Medine’deki dayılarını hem kocası Abdullah’ın mezarını ziyaret için Medine’ye gitti. Dönüşte rahatsızlandı. Ebva denilen köyde hastalığı ağırlaştı. Burada 25 yaşındayken vefat etti.
Hz. Âmine, Allah’ın son elçisine anne olarak, dünyadaki hiçbir kadının sahip olamayacağı bir şerefe ulaşmıştır.
“Ben mütemadiyen temiz babaların sulbünden, temiz anaların rahmine nakloluna geldim.”
Hz. Muhammed (s.a.v.)

HALİME HATUN

Hevazin Kabilesi’nin Sa’d b. Bekir koluna mensuptur. Ümmü Kebşe künyesiyle ve Halime es-Sa’diyye olarak anılmaktadır.
Mekkeli aileler yeni doğan çocuklarını çölün sağlıklı havasında büyümeleri ve fasih Arapçayı öğrenmeleri için bedevî kabilelerden bir sütanneye verirlerdi. Sütannelik bedevî kadınların gelir kaynağı olduğu için, bu kadınlar daha çok zengin ailelerin çocuklarını tercih ederlerdi.
Halime, bir kıtlık yılında kabilesinden bazı kadınlarla birlikte Mekke’ye gitti. Zengin ailelerin çocuklarını başka sütanneler almıştı. Yetim olduğundan Hz. Muhammed’i almakta kararsız kalsa da boş dönmemek için ona sütannelik yapmayı kabul etti. Halime iki yıl sonra çocuğu sütten kesti ve ailesine teslim etmek istedi. Fakat annesi Âmine, çöl havasının çocuğuna yaradığı gördüğü için, başka bir rivayete göre o sıralarda Mekke’de veba salgını bulunduğundan çocuğun bir süre daha sütannesinin yanında kalmasını uygun gördü.
Kaynaklar bu dönemde, Halime ile ailesinin Hz. Muhammed’i aldıktan sonra bolluğa kavuştuğunu, olağanüstü bazı olaylar yaşadıklarını, bunların bir kısmına sütannesinin şahit olduğunu kaydeder.
Halime bir kıtlık yılında Hz. Muhammed’i ziyarete gidince Hz. Hatice ona kırk koyun ve bir deve verdi. Bu olay Halime’nin Peygamber Efendimiz’le sonraları da görüştüğünü gösterir.
Sonraki yıllarda Müslüman olarak sahabe olma şerefini kazanan Hz. Halime, Cennet-ül Bâki Kabristanı’na defnedilmiştir.

HZ. HATİCE

Huveylid İbnu Esed’in kızıdır ve 40 yaşında iken Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile evlenmiştir. Peygamber Efendimiz (a.s) ile evlenmeleri ticarî bir ortaklık vesilesiyle mümkün olmuştur. Peygamber Efendimiz (a.s.) Hz. Hatice adına mudarib olarak Suriye cihetine gitmiş, bu vesile ile Hz. Hatice O’nu daha yakından tanıma fırsatı bulmuş ve bu, evlenmelerine zemin hazırlamıştır.
Peygamber Efendimiz (a.s.) ile evlilikleri Hz. Hatice’nin (r.a.) Hicret’ten 3 yıl önce vefat etmesine kadar sürmüştür. Hz. Hatice 65 yaşında vefat etmiştir. Vefat ettiği seneye, onun bıraktığı hüzün sebebiyle ‘Hüzün Yılı’ denilmiştir.
Hz. Hatice ile 25 yıl süren evliliklerinde, Peygamber Efendimiz (a.s.) başka bir kadınla evlenmemiştir. Resulullah’ın 38 yıllık evlilik hayatının yarısından fazlası Hz. Hatice ile geçmiştir. Bu uzun süre içinde Hz. Hatice gönlünü kıskançlık ıstırabından korumuştur.
Hz. Hatice, bir kadın olarak Cahiliye Devri’nde güçlü bir şekilde ayakta durmayı başarmıştır. Bir yandan annelik görevini üstlenmiş, öte yandan bölgenin zor şartları içerisinde (bir ortak veya vekil aracılığı ile) ticarî faaliyetleri yürütebilmiştir. Bu mücadeleci kadın, İslam’ı kabul ettikten sonra dirayet, sebat ve yiğitlik açısından zirvede olmuştur.
Hz. Hatice, İslam’ın aşkını kalbine ilk yerleştiren kadındır. Bu özelliği dolayısıyla, kendisinden sonra İslam’a girecek bütün kadınlar için çığır açmıştır; bu yolla kıyamete kadar İslamiyet’i kabul edenlerin sevabına iştirak edecektir.
Hz. Hatice Resulullah’ın hayatında cereyan eden hadiselerde hiçbir zaman sarsılmayarak büyük bir azim ve imanda yakîn örneği göstermiştir. Sıkıntılı anlarda Resulullah’a sağladığı teselli, ondaki akıl ve feraseti göstermeye kâfidir. Peygamberimiz’i büyük davasında bütün can ve mal varlığıyla destekleyen bu büyük kadın, Allah Teâla'nın Cebrail (a.s.) ile gönderilen hususî selamına mazhar olacak kadar fazilet sahibidir.
Aleyhissalatu Vesselam, Hz. Hatice için: “İnsanlar beni inkâr ederken o inandı, herkes beni tekzip ederken o tasdik etti. Herkes bana haram ederken, o malıyla benim için harcadı. Allah onun vesilesiyle bana çocuk nasip etti, diğer kadınlardan çocuğum olmadı.” buyurmuşlardır.
Peygamber Efendimiz’in (a.s.) Hz. Hatice’den üç oğlu ve dört kızı dünyaya gelmiştir. Oğulları küçük yaşta ölmüşlerdir. İlk kızları Zeynep, Hz. Hatice’nin kız kardeşinin oğlu olan Ebu’l As ile evlenmiştir. Diğer iki kızı olan Rukiye ve Ümmü Gülsüm, ileride halife olacak Hz. Osman (r.a.) ile (Rukiyye’nin evlendikten sonra vefatı üzerine Ümmü Gülsüm’ün nikâhlanması suretiyle) evlenmişlerdir. En küçük kızları Hz. Fatma ise Hz. Ali (r.a.) ile evlenmiştir. Peygamber Efendimiz’in soyu bu evlilikten dünyaya gelen torunlar ile sürüp gitmektedir.

HZ. AYŞE

İman ve bağlılığın en yüksek mertebesinde olduğu için ‘Sıddîk’ unvanını alan Hz. Ebubekir’in kızıdır. Annesi ise Ümmü Ruman’dır. Peygamber Efendimiz (a.s.) Hz. Ayşe’yi nikâhladığında, O henüz 7 yaşında idi. Nikâhtan sonra anne-babasının yanında kaldı. Medine’de bulunan Resulullah’ın yanına ancak ergenlik dönemine ulaştıktan sonra gidebildi. O’nun bundan sonra Peygamber Efendimiz (a.s.) ile evliliği 9 yıl sürmüştür. Çok istemesine rağmen Hz. Ayşe’nin çocuğu olmamıştır.
Peygamberimiz ile aralarında büyük bir yaş farkı olmasına rağmen Hz. Ayşe Allah Resulü’ne her zaman olgun bir hanım olmuştur. Hz. Ayşe, bir İslam kadınının bu din içerisinde ne kadar etkili olabileceğini açık bir biçimde göstermiştir. Allah Resulü’nün (s.a.) en yakın arkadaşının kızı olma sıfatıyla, İslam’ın ilk yıllarındaki zor ve çileli hayatının da etkisiyle çocukluk yıllarının bütün safhalarında derin izler bırakan çekirdekten yetişmiş idealist bir Müslüman’dı. Hz. Peygamber’in neden Hz. Ayşe’yi çok sevdiğini, diğer hanımlarının odalarında değil de, neden sadece O’nun yanında iken vahiy geldiğini, Hz. Ayşe’nin üstün zekâsında, derin ilminde ve anlayışında, muazzam hafıza gücünde aramak gerekir. Hafızasında yüzlerce şiir bulunan, 160 beyitlik uzun bir kasideyi ezbere okuyabilen Hz. Ayşe, Peygamber Efendimiz’in en büyük öğrencilerinden biridir. O, eğitimini Peygamber Efendimiz’in yanında vahyin ışığı altında almıştır. Hz. Ayşe’nin, Resulullah (s.a.v.) ile görüşmelerinde sorunların çok derinliklerine indiğini ve ele alınan konuların her yönüyle anlatılıp açıklığa kavuşturulması için uzun tartışmalara girdiğini gösteren çok sayıda hadis bulunmaktadır.
Allah Resulü’nün (s.a.v.) işte o genç ve şuurlu talebesi, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile beraber olduğu yıllar boyunca, daha müreffeh bir hayat sürmek için değil, İslam’ı daha iyi öğrenip tebliğ etmek için gayret etmiştir.
O, İslam’ın yetiştirdiği en büyük hukukçu hanımlardan biri olmayı başarmıştır. Tarih ilmine vakıf olup aynı zamanda söz söyleme sanatı ve şiir gibi edebiyatla ilgili konularda yüksek zevk sahibi bir kişilik olarak öne çıkmıştır. Medine’de 9 yıl boyunca Resulullah’ın (a.s.) en yakın ve en samimi arkadaşı olmuş, bunun sonucu olarak Peygamber Efendimiz’in (a.s.) hayatıyla ilgili birçok hadis, O’nun sayesinde bize kadar ulaşmıştır. O, askerî seferlere de katılmış ve bizzat savaş alanında cesur bir hastabakıcı hemşire olarak görev yapmıştır. (Hz. Ayşe, Uhud Savaşı’na katılmıştır. Hz. Enes Hz. Ayşe ve Hz. Umm Salim’in savaş alanında yaralananlara deri tulumlar içinde su taşıdıklarını görmüştür. Bu olay Buhari tarafından kayıt altına alınmıştır.)
Hazreti Ayşe’nin spora yatkın bir yönü de vardır. Resulullah’ın (a.s.) kendisini eğlendirip hoşnut etmek için kimi zaman kırlara çıkarak onunla yarış yaptığı bile olmuştur.
Hz. Ayşe 2210 hadis rivayet ederek Peygamber Efendimiz’den (a.s.) sonra Medine’yi bir ilim merkezi haline getirmiştir. Hz. Ayşe her yıl hacca giderek orada kurduğu çadırında herkesin sorularını cevaplandırmıştır. O, İslam’ı tebliğ görevini en üst seviyede yerine getirmiştir. Hicri 57 yılında vefat etmiştir. Hz. Ayşe ölümü zamanında, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) vefatından sonra, Hz. Ali ile savaş amacı ile evinden ayrıldığı için, yanlışlık yaptığını ve pişmanlık duyduğunu belirtmiştir. O, Peygamber Efendimiz’in mezarı yanına gömülmemiş, kendi arzusu üzerine, geceleyin Cennet-ül Baki’ye gömülmüştür.
Dava_Gülü
Dava_Gülü
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 67
Teşekkür Sayısı : 0
Kayıt tarihi : 02/09/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Mübarek Hanımlar Empty Geri: Mübarek Hanımlar

Mesaj  Dava_Gülü Perş. Eyl. 03, 2009 12:26 am

HZ. ÜMMÜ HABÎBE

Beni Ümeyye (Emevîler) ailesinden Ebû Süfyân bin Harb’ın kızı, Muâviye’nin baba bir kız kardeşidir. Annesi Safiye binti Ebi’l-As, Hz. Osman’ın halasıdır. Asıl adı Remle’dir. İlk kocası Ubeydullah bin Cahş’la birlikte ilk Müslümanlardandır. İkinci Habeşistan hicretine katıldılar. Alkolik olan Ubeydullah burada Hıristiyan olmuştur, kısa bir süre sonra da vefat etmiştir. Kocasının bütün baskılarına rağmen İslam’a sadakatten ayrılmamıştır. Hz. Peygamber O’nun İslam’a olan bağlılığından haberdardır. Kocasının öldüğünü duyunca Habeş Hükümdarı dostu Necaşi’yi vekil tayin ederek gıyaben nikâh kıydırmıştır. Bu olay Ümmü Habibe’nin İslam’a sıkı sıkıya bağlılığının mükâfatıydı. Necaşi verdiği çeşitli hediyelerle Ümmü Habibe’yi Hicret’in altıncı yılında Medine’ye gönderdi.
Bu olaydan önce Cenab-ı Hak şu ayetini vahyetmişti: “Olur ki Allah, sizinle düşman olduklarınız arasında yakında bir dostluk meydana getirir.” Resul-i Ekrem’in Ebû Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe ile nikâhlanması işte bu dostluğun başlangıcıydı. Çünkü Ebû Süfyan’ın bu olaydan sonra Resul-i Ekrem’e olan tavırları yumuşamıştır.
Ümmü Habibe Hicret’in 59. yılında vefat etmiştir. Birçok hadis nakletmiştir.

HZ. SEVDE

Âmir ibn Lu’eyy Kabilesi’nden, Zem’an’ın kızıdır, Mekkeli bir hanımdır. Daha önceden es-Sukran ibn’Amr ile evlenmişti. Rivayete göre önce kendisi İslam’la şereflenmiş, daha sonra da kocasının İslam’la şereflenmesinde rol oynamıştır. Mekke’de Müslümanlara yapılan işkencelerden ötürü Habeşistan’a hicret etmişlerdir. Kocası burada vefat etmiştir. Hz. Sevde kısa bir süre sonra Mekke’ye dönmüştür. Resul-i Ekrem, Sevde’nin inancına olan sadakatinden etkilenmiş ve O’na evlenme teklif etmiştir. Sevde bu sıralarda 50 yaşındadır. Hicret’ten önce 3. yıla doğru nikâhları kıyılmıştır. Hz. Sevde H. 24 yılında vefat etmiştir. Hz. Sevde’nin birçok akrabası da İslam’la şereflenmişlerdir.


HZ. HAFSA

Hz. Ömer’in (r.a) kızıdır. Adî kabilesine mensup Mekkeli bir hanımdır. Daha önce Huneys ibn Huzâfe ile evlenmiş ve İslam’ın ilk dönemlerinde Müslüman olarak Habeşistan’a hicret etmek zorunda kalmışlardır. Kocası H.3. yılındaki Uhud Savaşı’nda şehit olunca, Hafsa 22 yaşında dul kalmıştır. Hz. Ömer (r.a.) kızının durumuna çok üzülüyordu. Peygamber Efendimiz (a.s.), Hafsa’ya talip oldu. Hz. Hafsa okuma ve yazma bilen ender hanımlardandı. Birçok Hadis-i Şerif nakletmiştir.

ZEYNEP BİNTİ HUZEYME

Necidli Huzeyme’nin kızıdır, Mekke’ye sonradan gelip yerleşmiştir. Mensubu bulunduğu Âmîr ibn Sa’sa Kabilesi, o sıralarda Arabistan’ın en güçlü kabilelerinden biriydi. İlk kocası al- Tufayl bin al-Hâriş’ten boşanmıştı. İkinci kocası Ubeyde ibn el-Haris ibn Muttalib Bedir Savaşı’nda şehit düşmüştü. Mensubu bulunduğu kabilenin İslamiyet’e olan husumeti yıllarca devam etmiştir.
Kendisi Cahiliye Devri’nde Ummu’l-Mesâkîn (Yoksul ve düşkünlerin annesi) adını taşıyordu. İnsanlar üzerinde manevî etki ve nüfuza sahipti. Kendisi, Peygamber Efendimiz’le (a.s.) nikâhlandıktan 3 ay sonra vefat etmiştir.

HZ. ÜMMÜ SELEME (HİND)

Hz. Peygamber’in (a.s.) en son vefat eden hanımıdır. Babası Ebû Ümeyye Süheyl bin Mugîre, Mahzûm Kabilesi’ndendir. Annesi Atîka binti Amir’dir. Allah’ın Kılıcı Hâlid’in yakın akrabası idi. Asıl ismi Hind’dir. İlk kocası Abdullah bin Esed’dir. Hz. Seleme ilk Müslümanlardandır. Kocasıyla birlikte birinci ve ikinci Habeşistan hicretine katılmıştır. Medine’ye dönerken yolları üzerinde bulunan Mekke’ye uğramışlardır. Kocası Mekke’den ayrılırken, kocasının akrabaları Seleme’nin ayrılmasına izin vermemiştir. Ümmü Seleme Mekke’de kocasının akrabalarına karşı mücadele etmek zorunda kalmıştır. Ümmü Seleme sürekli Medine’ye gitmek için uğraşmış, feryat etmiştir. Onun feryatları sonunda Mekkelileri yumuşatmış, Medine’ye gitmesine izin vermişlerdir. Medine’ye gitmiştir. Kocası Hicrî 3. yılda Uhud Savaşı’nda şehit düşmüştür. Daha sonra Ümmü Seleme Peygamber Efendimiz’le (s.a.v.) evlenmiştir. H. 61 yılında vefat etmiştir. Kendisi okur- yazar, şair bir hanımdı. Peygamberimiz’den (s.a.v.) birçok hadis rivayet etmiştir.

ZEYNEP BİNTİ CAHŞ

Hz. Peygamber’in (a.s.) hanımıdır. Cahş’ın kızıdır. Mekke’ye sonradan gelmiştir. Annesi Umeyme, Resulullah'ın (a.s.) halasıdır. Asıl adı Barrad’dır. Peygamberimizle evlendikten sonra, onun tarafından kendisine Zeynep adı verilmiştir.
Zeynep, Peygamberimiz’in ısrarıyla Zeyd ibn Harise ile evlenmiş, bir yıl sonra da boşanmıştır.
Zeynep H. 3 yılda Peygamberimizle evlenmiştir. H.20 yılında vefat etmiştir. Zeynep hayırseverliği ile meşhurdu. Deri işlemeyi ve deriden mamul eşya yapımını biliyordu.

CUVEYRİYE

Hz Peygamber’in (a.s) hanımıdır. Benü’l-Musta’lik Kabilesi’nden el-Haris’in kızıdır. Mensubu olduğu kabile Müslümanlar ile sürekli savaş halinde bulunan bir kabileydi. Bir harekât esnasında Benü’l-Musta’lik Kabilesi’nden yüzlerce esir alındı. Bunların arasında Cuveyriye de vardı. Cuveyriye, Peygamber Efendimiz’in huzuruna çıkarak kabile başkanının kızı olduğunu, İslam’a girdiğini söyleyerek özgürlüğünü istedi. Resulullah ona acıyıp yardım isteğini kabul etti ve kendisi ile nikâhlanmasını kabul etti. Bu haberi duyan askerler, Peygamber’in hanımının akrabalarını esir tutmak istemediler ve hepsini azat ettiler. Cuveyriye H. 57 yılında vefat etmiştir. Bir miktar hadis rivayet etmiştir.

SAFİYE BİNTİ HUYEY

Hz peygamber’in (a.s) hanımıdır. Huyey’in kızıdır. Hayberli Yahudi bir hanımdır. Hayber fethedildiğinde Safiye dul bir hanımdı. Peygamberimiz’in “mağluplarla uzlaşma ve anlaşma” politikasının neticesi olarak kendisini nikâhladı. Müslüman olan Safiye Binti Huyey, H. 50 yılında vefat etmiştir. Bir miktar hadis rivayet etmiştir.

MEYMUNE BİNTİ HARİS
Hz Peygamber’in (a.s) son hanımıdır. Amir ibn Sa’sa’a Kabilesi’nden Haris’in kızıdır. Bir Sakifî olan ilk kocasını bıraktıktan sonra ve ikinci kocası Kureyşli Abu Rukm öldükten sonra dul olarak Mekke’de yaşadı.
Peygamberimiz H.7. yılında Mekke’ye umre yapmak üzere geldiğinde kendisini nikâhladı. Meymune H. 52 yılında vefat etmiştir. Peygamberimiz’den birçok hadis nakletmiştir.

HZ. FATMA

Resulullah’ın kızı olan Hz. Fatma, Efendimiz’e peygamberlik gelmeden beş yıl önce doğmuştur. Hz. Fatma’nın, gerek O’nun döneminde yaşamış gerekse kendisinden sonra gelecek kadınların hepsinden faziletçe üstün olduğu kabul edilir. Resulullah, en ziyade sevdiği kızı Hz. Fatma için şöyle demiştir.
“Fatıma, Meryem hariç cihan kadınlarının efendisidir.”
“… Fatıma benden bir parçadır. O’nu ikrâh ettiren şey beni de ikrâh ettirir. O’na ezâ veren şey bana da ezâ verir.”
“Senin gadap ettiğin şeye Allah da gadap eder, razı olduğun şeyden Allah da razı olur.”
Peygamber Efendimiz’in (a.s.) kızlarına olan sevgisi onları kuma üzerine nikâhlamaktan alıkoymuş, hatta kızlarına kuma gelmesine de izin vermemiştir.
Hz. Fatma (r.a.) tesettüre son derece önem vermiştir. Vefat ettiği zaman cenazesinin küçük bir çadır içinde iki kişi tarafından yıkanmasını ve kimse tarafından görülmemesi için geceleyin defnedilmesini vasiyet etmiş ve öyle de defnedilmiştir. Resulullah (a.s.) O’nun bu hassasiyetine muvafık olarak: “Kıyamet günü olunca perde gerisinde bir münadi şöyle seslenecek: Ey mahşer halkı, gözlerinizi kapayın! Fatıma Binti Muhammed geçecek” demiştir.
Vefatı Hicri 11. yılda Ramazan’ın üçünde gerçekleşen Hz. Fatma, Resulullah’ın ölümünden altı ay sonra, hayata gözlerini yummuştur. Cenaze namazı Hz. Ali tarafından kıldırılmıştır.

HZ. ÜMMÜ GÜLSÜM

Peygamber Efendimiz’in (a.s) kızlarındandır. Peygamberimiz’in İbrahim hariç diğer çocuklarının anneleri Hz. Hatice’dir. Peygamberimiz’in en küçük kızı Fatma’nın büyüğü idi.
Hz. Peygamber risalet ve nübüvvet görevine başlamadan önce kızlarından Rukiyye ile Ümmü Gülsüm’ü amcası Ebu Leheb’in oğlu Utbe ve Uteybe’ye nikâhlamıştı. Bu, Arap adetlerine göre itibarî bir nikâhtı, fiilen bir evlilik değildi, çünkü kızların yaşları o zaman çok küçüktü. Hz. Hatice Müslüman olduğu zaman bütün kardeşleri gibi Ümmü Gülsüm de Müslüman olmuştu. Tebbet Suresi inince Ebu Leheb öfkelenip oğullarından Peygamberimiz’in kızlarını boşamalarını istedi. Böylece Hz. Ümmü Gülsüm ve Hz.Rukiyye fiili olarak evlenmeden boşandılar.
Peygamber Efendimiz Mekke’ye hicret ettikten sonra ev halkını da Medine’ye getirtti.
Hz. Osman Hicret’ten önce Hz. Peygamber’in kızı Hz. Rukiyye ile evlenmişti. Bedir Gazası’ndan sonra Hz. Rukiyye vefat etmiştir. Hz. Osman bu olaya çok üzülmüştür. Peygamber Efendimiz birgün Hz. Osman’a üzüntüsünün sebebini sordu. O da sevgili eşinin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirerek “Seninle aramızdaki kaynata-damatlık münasebeti de temelli kesilmiş oldu” dedi. Hz Peygamber “Hayır, bu hısımlığı ölüm kesmez, ancak boşanma keser. Ey Osman! Şu Cebrail Aleyhisselam, sana Rukiyye’nin kız kardeşi Ümmü Gülsüm’ü aynı miktarda mehirle nikâhlamamı, bana yüce Allah tarafından emretti. Hicret’in 3. yılı Rebiyülevvel ayında onları nişanladı, Cümadiyelahıra ayında da evlendirdi. Ümmü Gülsüm’ün de çocuğu olmadı. Hicret’in 9. yılında vefat etti. Cenaze namazını bizzat Hz. Peygamber kıldırdı. Peygamber Efendimiz’in Hz. Ümmü Gülsüm’ün vefatından sonra onun kabrinin yanında oturup gözyaşlarını tutamayarak ağladığı rivayet edilmiştir.

HZ. RUKİYYE

Hz. Peygamber Efendimiz’in Hz. Hatice’den doğan kızıdır. Hz. Osman ile evlenmiştir. 615 yılında da Mekkelilerle birlikte Medine’ye hicret ettiler. Abdullah adındaki bir oğlu küçük yaşta vefat etmiştir. Bedir Savaşı’nın olduğu sıralarda vefat etmiştir.

ZEYNEP BİNTİ MUHAMMED

Peygamber Efendimiz’in en büyük kızıdır. Annesi Hz. Hatice’dir. Peygamberimiz Zeynep’i teyzesinin oğlu Abu’l Aşb al-Rabi ile evlendirmiştir. Zeynep’in bu evlilikten iki çocuğu oldu. Kocası uzun süre İslam’a girmemek için direndi; fakat daha sonra İslam’la şereflendi. Hicret’in 8.senesinin başında vefat etti.

HALA SULTAN (Hz. Ümmü Haram)

Kadın sahabilerindendir. Hz. Peygamber’in halasının kızıdır. Babası Milhan bin Halit, annesi Müleyke binti Malak. İlk olarak Amr bin Kays ile evlenmiş ve bu evlilikten Kays ve Abdullah isimli iki oğlu olmuştur. Daha sonra sahabeden Ubade bin es-Samit ile evlenmiş ve bu evlilikten de bir oğlu olmuştur. Hz Peygamber bazen onun evine gider ve yatarak dinlenirdi. Birgün uykusundan tebessümlerle uyandı. Ümmü Haram tebessümünün sebebini sorunca “Rüyamda bana ümmetimin bir kısmının şu gök rengi denizlerin üzerinde, padişahların tahtlarına kurulduğu gibi gemilerine kurulmuş olarak kemali ihtişamla Allah yolunda ilk defa denizde harbe gittikleri ve cennete girmeyi hak ettikleri gösterildi de ona tebessüm ediyorum.”dedi. Ümmü Haram’ın büyük bir arzuyla kendisinin de bunların arasında olması için duada bulunulmasını istemesi üzerine “Sen onların arasındasın (cennete gidecek bir şehitsin)…” dedi.
Resulullah Efendimiz tekrar uyuyup yine gülümseyerek uyandı. “Rüyamda ümmetimin bir kısmının, padişahların tahtlarına kuruldukları gibi, kalabalık halinde gazaya gittiklerini gördüm” dedi. Ümmü Haram “Ya Resulullah! Dua et, ben de gazi olarak onların arasında bulunayım” dedi. Peygamber Efendimiz de “Hayır, sen öncekilerdensin” diye cevap verdi.
Halife Hz. Osman’ın izniyle 647 yılında Hz. Muaviye Kıbrıs’a sefer düzenledi. Bu sefere gönüllü seçilenler arasında Ümmü Haram da vardır. Bu esnada Ümmü Haram 86 yaşındaydı. Bu seferde Larnaka yakınlarında bindiği attan düşerek, boynu kırılmak suretiyle vefat etmiştir. Bu sebeple şehit sayılır. Türbesi Larnaka Tuzlası’nın kıyısındadır.
Osmanlılar zamanında ve sonrasında, gemiler, Hala Sultan Türbesi istikametinden geçerken, toplarını çevirirler ve mübârek makamı ziyaret maksadı ile selamlarlardı.

Kudsî ve mübârek iki ruhun akşam
Göklerde buluşmasıyla başlar bayram.
Bayraktâr, öper Ümmü Haram’ın elini,
Bayraktâr’ı alnından öper Ümmü Haram!...
Arif Nihat ASYA

Hz. ASİYE

Müslümanlık inanışına göre dört mübarek kadından biri ve Hz. Musa'yı Nil’de bularak himaye eden ve firavunun elinden kurtaran kadındır.
Asiye ismini Arap tefsircileri “Sütun, direk” manasına geldiği izahı ile Arapçaya yakıştırmışlardır. Kur’an-ı Kerim’in iki yerinde adı geçmektedir.
Asiye bir rivayete göre firavunun eşi, bir rivayete göre de kızıdır. İlahlık iddiasına kalkan firavuna karşı daima cephe almış, onun zulmüne, haksızlıklarına karşı gelmiştir. Allah’ın varlığına ve birliğine inanıyordu.
Firavun Yahudileri esir alarak kullanıyor, onları imhaya çalışıyordu. Karısının da onların dinine katıldığını görünce kırbaçla dövdürdü. Fakat Allah Asiye’ye acı duymama imkânı verdi. Firavun Asiye’nin Allah inancını bırakmadığını görünce onu öldürmeye karar verdi ve uçuruma attırdı.
İnanışa göre, Allah, kayaların üzerine düşmeden onun temiz ruhunu göklere ulaştırdı. Kayalara düşüp parçalanan yalnız ceset oldu.

[40] Mudarebe: Bir taraftan sermaye diğer taraftan emek ile kurulan ticaret şirketi

[41] Mümtahine, 7

[42] Münadi: 1.Seslenen, nida eden 2. Müezzin
Dava_Gülü
Dava_Gülü
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 67
Teşekkür Sayısı : 0
Kayıt tarihi : 02/09/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz